"Allah yolunda ölenlere "Ölüler demeyin". Doğrusu onlar diridirler. Fakat siz farkedemezsiniz." [Bakara Sûresi: 154]
Ebû Hureyre (Radiyallâhu Anh)´dan rivayet edilen bir hadîs-i serîfte Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sallam) söyle buyurmustur: "Herhangi bir kimse bana
(Kabrimdeyken) selam verirse, mutlaka Allah bana ruhumu iade eder, ben´de ona selami iade ederim."
[Ebû Dâvûd, Menâsik: 100, No:2041, 1/622; Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, No: 10817, 3/620; Beyhakî, es-Sünenu´l-kübra, No: 10270, 5/402]
Hz. Cabir anlatıyor: “Ey Allah’ın Resulu! Anam-babam sana feda olsun, Allah’ın her şeyden önce ilk yarattığı şeyi bana söyler misiniz?” diye sordum. Şöyle buyurdu:
“Ey Cabir! Her şeyden önce Allah’ın ilk yarattığı şey senin peygamberinin nûrudur. O nûr, Allah’ın kudretiyle onun dilediği yerlerde dolaşıp duruyordu. O vakit daha hiçbir şey yoktu. Ne Levh, ne kalem, ne cennet, ne ateş / cehennem vardı. Ne melek, ne gök, ne yer, ne güneş, ne ay, ne cin ve ne de insan vardı."
"Allah mahlukları yaratmak istediği vakit, bu nûru dört parçaya ayırdı. Birinci parçasından kalemi, ikinci parçasından Levh’i (Levh-i Mahfuz), üçüncü parçasından Arş’ı yarattı. Dördüncü parçayı ayrıca dört parçaya böldü: Birinci parçadan Hamele-i Arşı (Arşın taşıyıcılarını), ikinci parçadan Kürsi’yi, üçüncü parçadan diğer melekleri yarattı. Dördüncü kısmı tekrar dört parçaya böldü: Birinci parçadan gökleri, ikinci parçadan yerleri, üçüncü parçadan cennet ve cehennemi yarattı. Sonra dördüncü parçayı yine dörde böldü: Birinci parçadan müminlerin basiret nûrunu / iman şuurunu, ikinci parçadan -marifetullahtan ibaret olan- kalplerinin nûrunu, üçüncü parçadan tevhitten ibaret olan ünsiyet nûrunu (La ilahe illallah Muhammedur resulullah nûrunu) yarattı.”
[Imam Ahmad, Musnad, 4-127; Hâkim, Mustedrak, c.2-600/4175; İbni Hibban, Al-İhsân, 14-312/6404; Al-Laknavî, al-Âsâru’l-Marfû’a, s. 42-3; Kastalanî, Mavahibu'l-Ladunniya: 1/6; Krş. Aclunî, Kaşfu'l Hâfa, c.1, 262- 265-266]
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sallam) bir hadisi kudsîde şöyle buyurmuştur:
"ALLAH : "Seni kendi nûrumdan, diğer şeyleri de senin nûrundan yarattım."buyurdu."
[Imam Ahmad, Musnad 4-127; Hâkim, Mustedrak 2-600/4175; İbni Hibban, Al-İhsân 14-312/6404; Aclûnî, Kaşfü'l-Hâfâ I-265/827]
Beyt-i Nu´mâniyye: "Sen olmasaydin, sen olmasaydin felekleri´de (melekleri´de) yaratmazdim (ve Rabligimi ortaya cikarmazdim)."
[Aclûnî, Kesfû´l-hafâ, No: 2123, 2/164]
Ömer (Radiyallâhu Anh)´dan rivayet edilen bir hadîs-i serifte Allahu Te´âlâ, Âdem (Aleyhisselam´a) hitaben: "(Ey Âdem!) O (Muhammed) olmasaydi, seni´de, (neslin olan tüm insanligi´da, onlar icin yarattigim âlemleri´de) yaratmayacaktim."
[Ahmed ibni Hanbel, Hâkim, el-Müstedrek, No: 4228, 2/672; Beyhakî, Delâilu´n-Nübüvve: 5/489; Süyutî, ed-Dürrü´l-mensûr: 1/142; Ibn-i Asâkir, Târîh-u Medînet-i Dimesk: 7/437; Taberânî,
el-Mu´cemu´s-sagîr, No: 994, sh: 412]
Ibn-i Abbas (Radiyallâhu Anh)´dan rivayet edilen bir hadîs-i serîfte Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sallam) söyle buyurmustur: "Cibrîl (Aleyhisselam) bana gelerek: ´Muhammed! Sen
olmasaydin, cennet yaratilmayacakti, sen olmasaydin cehennem de yaratilmayacakti´ dedi."
[Deylemi, Ali el-Kari, el-Esrâru´l-merfû´a, No: 385, sh:288; Seyyid Ibrâhîm, Sürûru´l-kulûb, sh: 12]
Selman (Radiyallâhu Anh)´dan rivayet edilen bir hadîs-i kudsî´de ise Allahu Te´âlâ Habîbine hitaben söyle buyurmustur: "Allahu Te´âlâ bana: ´Andolsun ki;
Muhakkak Ben senin ismini benim ismime cok yaklastirdim. Bu yüzden Benim anildigim heryerde sen´de mutlaka anilacaksin.
Yemin olsun ki; ben dünyayi ve halkini onlara senin serefini ve nezdimdeki degerini tanitayim diye yarattim. Yâ Muhammed! Sen olmasaydin, dünyayi yaratmayacaktim´ buyurdu"
[Ibn-i Asâkir, Târîh-u Medîneti Dimesk: 3/517-518; Ali el-Kari, el-Esrâru´l-merfû´a, No: 385, sh: 288]
Ömer (radiyallahu anh)´dan rivayet edilen bir hadîs-i şerîfte Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: "Âdem
(aleyhisselam) o hatayı işlediğinde ´Ya Rabbi! Muhammedin hakkı icin, mutlaka beni affetmeni senden istiyorum.´diye duâ edince, Allah: ´Ey Âdem! Henüz ben onu yaratmamışken sen onu nasıl
tanıdın.´diye sordu. O da:´Yâ Rabbi! Sen beni (kudret) elinle yaratıp ruhundan bana üflediğinde başımı kaldırdım ve Arş´ın direklerinde: "la ilahe illallah, muhammedur resûlullâh"
yazılı olduğunu gördüm. Işte o zaman senin kendi isminin yanına, ancak kullarından en sevdiğinin (adini) katmış olduğunu anladım.´dedi.
Bunun üzerine Allâhu Teâlâ:´Ey Âdem! Doğru söyledin! Süphesiz ki o, kullarımın bana en sevgilisidir. Bana onun hakkı hürmetine duâ et: işte şimdi seni bağışladım. Muhammed olmasa seni
yaratmayacaktım´buyurdu"
[Hâkim, el-Müstedrek, Nr. 4228, 2/672; Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve: 5/489; Suyûtî, ed-Dürrü´l-mensûr: 1/142; İbn-i Asâkir, Târih-u Medîneti Dımeşk: 7/437; Taberânî el-Mu´cemu´s-sagir, Nr. 994,
sh: 412]