Başka bir mezhebe bağlı imama, cemaatle namaz kılarken uyabilir miyiz? Şafii / Hanefi olan birinin Hanefi / Şafii bir imama uyması durumunda dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
Ülkemizde, çoğunlukla Hanefî ve Şâfiî mezhebine mensup Müslümanlar bulunmaktadır. Diğer iki mezhebe tâbi olanlar pek nâdirdir. Zaten mevcut fıkıh kitaplarının ekserisi de Hanefî ve Şâfiî mezhebine göre yazılmıştır.
Bu iki mezhebe bağlı olan Müslümanlar daha önceleri belli bölge ve şehirlerde çoklukla bulunmaktaydı. Fakat bugün Türkiye’nin her tarafında her iki mezhep mensuplarını da görmek mümkündür. Bilhassa bu durum camilerde açıkça görülmektedir. Aynı şekilde, camilerimizde her iki mezhebe bağlı olan imamlar da bulunmaktadır. Bunun için, öncelikle imamlık vazifesini yapanların her iki mezhebin ibadetle, bilhassa namazla alâkalı farklılıklarını bilmesi gerekir. Böylece arkalarında bulunan cemaatin namazı daha sıhhatli bir şekilde edâ edilmiş olur.
Bu hususta en efdal olan, herkesin kendi mezhebine mensup imamın arkasında namaz kılmasıdır. Fakat Şâfiî bir kimsenin Hanefî olan imama, Hanefî bir kimsenin de Şâfiî olan imama uyması caizdir. Bu meselede mühim olan husus, imam olan zatın, namazın şart ve rükünlerine riayet etmesidir. Çünkü değişik mezhepten de olsa, namazı cemaatle kılmak tek başına kılmaktan daha faziletlidir.
Sahabîler ve tâbiinden pek çokları müçtehid derecesinde büyük âlimlerdi. Farklı ictihadlara sahip olmakla beraber birbirlerinin arkasında namaz kılmışlardır. Bu hususta ciddî bir farklılık olmamıştır. (İbni Âbidin, 1/378-79)
Ancak bu meselede cemaatin ve imamın ihtiyatlı davranması, namazın sahih olması açısından mühimdir. Meselâ Hanefi mezhebine mensup olan imamın, cemaat içinde Şâfiî birisinin bulunabileceğini dikkate alarak bazı hususlara dikkat etmesi gerekmektedir.
Hanefî imamın bilmesi gereken bazı mühim hususları şöyle sıralayabiliriz:
1. Şâfiî mezhebine göre, namaza mâni olan necasetin, dirhem miktarından az da olsa temizlenmesi farzdır.
2. Şâfiîye göre kalben de olsa abdeste niyet etmek farzdır.
3. Şâfiî mezhebinde abdestte âzâları yıkarken tertibe riayet edip, âzâyı sırasıyla yıkamak farzdır.
4. Şâfiîyye göre elin iç kısmının tenasül uzvuna değmesi abdesti bozar.
5. İnsanın hanımı dahil, teninin nâmahrem bir kadının tenine dokunması abdesti bozar.
6. Namazda ise tâdil-i erkân ve teşehhüdde salâvatları okumak Şâfiîlere göre farzdır.
7. Hatibin her iki hutbede Allah’a hamd etmesi, salâvatları okuması, takvayı tavsiye etmesi, en az bir âyet okuması ve son hutbede seslice mü’minlere dua etmesi hutbenin
rükünlerindendir.
İmam olan zatın bunları terk etmeyip riayet etmesi gerekir.
Bu meseleler her ne kadar Hanefî mezhebine göre abdesti, namazı ve hutbeyi bozmasa da Şâfiîlerin ibadetlerine bir eksiklik getirir.
Şâfiî bir imamın da, cemaat içinde Hanefî birisinin bulunacağını hesaba katarak, bir tarafından kan ve benzeri şeyler çıkmışsa veya ağız dolusu kusmuşsa abdestini yenilemesi lâzımdır. Aksi takdirde Hanefî cemaatin namazı sahih olmaz.
Sabah namazına gelince; Şâfiîler sabah namazının farzının ikinci rekâtında rükûdan sonra doğrulunca kunut duâsı okurlar. Bu sünnettir. Cemaatle kılındığında da kunutu yalnız imam okur, cemaat “Âmin” der.
Hanefî mezhebine mensup bir kimse Şâfiî bir imamın arkasında sabah namazını kıldığı zaman kunut esnasında susar, hiçbir şey okumaz. Namazını imama uyarak tamamlar. Kunut duası okunurken elleri kaldırıp açmak da sünnettir. Hangi mezhepten olursa olsun, cemaatte bulunanlar da ellerini açıp iştirak ederler.
Hanefi imâmı arkasında kılan bir Şâfiînin sabah ve diğer namazlarda yanılma secdesi yapması sünnetdir. Çünkü Hanefî mezhebinden olan bir şahıs sabahleyin kunut duâsını okumaz ve diğer namâzlarda da ilk teşehhüdte Peygamberimiz (asm) salâvat getirmez, hattâ getirse kendi mezhebine göre yanılma secdesi yapması lâzımdır. Şâfiîye göre ise bunların terkinde yanılma secdesi yapıldığından, imâmın selâmından sonra Şâfiî muktedinin yanılma secdesi yapması sünnetdir.
Hanefi olan imam kendi mezhebine göre kılar. Yani ilk oturuşta salavat okumaz. Ancak tahiyyatı yavaş okuyarak Şafii cemaatin salavatları okumasına zaman tanır. Şafii cemaat ise yetiştirebilirlerse salavat da okurlar. Yetişmezse de sehiv secdesi yapmaları sünnettir. Şafiilere göre teşehhüdde salavat okumanın en azı: "Allahumme salli ala Muhammed" demektir. Fakat salli ve barik salavatlarını okumak en ekmelidir.
Kendi mezhebinden olmayan bir imama uyan kimse, o imamda kendi mezhebine göre namaza mâni olacak bir şey görmedikçe ve yakînen bilmedikçe, ona uyarak namaz kılması caiz, namazı da sahihtir. Ancak arkasında namaz kıldığı imamda kendi mezhebine göre namazı bozacak bir durumu gören, vâkıf olan kimsenin o imama uyması caiz olmaz. Meselâ, Hanefî mezhebine mensup olan bir kimse, Şâfiî bir imamın bir tarafının kanadığını gördüğü halde gider ona uyarsa, bu kimsenin namazı sahih olmaz. Çünkü namazı kendi mezhebine göre sahih değildir.