Idris/Honuk (Henoch) Alayhi Salam

Es wird überliefert das er wie Isa (Jesus) Alayhi Salam emporgehoben wurde von Allah (Das er noch lebt)

 

Gelehrter (Mufti) aus der Osmanischen Reich


"Es gibt Vier Propheten die noch leben: Hidhir/Hizir (Chidr) und Ilyas (Elias) Alayhi Salam sind auf Erden, Isa (Jesus) und Idris (Henoch) Alayhi Salam in den Himmeln." [Bilmen, Omar Nasuhi, Tafsir, 4/2034]

"Dört zat vardır ki: hala hayattadır. Bunlardan Hızır ve İlyas yerde, Hz. İsa ve Hz. İdris de gökte hayat sürmektedirler." (Bilmen, Ömer Nasuhi, Tefsir, 4/2034)

İdris (a.s) Kur'an-ı Kerîm'de adı geçen peygamberlerden biridir. Peygamberler silsilesinin ikinci halkasında bulunan İdris (a.s) Kur'an-ı Kerîm'de adı geçmeyen Şit/Sis (a.s)'den sonra peygamber olmuştur.

 

Kur'an-ı Kerîm'de yer alan İdris (a.s) hakkında dört ayet-i kerime vardır. Bunlardan ilk ikisi şu şekildedir:

 

"(Ey Muhammed)! Kitapta İdris'e dair söylediklerimizi de an. Çünkü o, dosdoğru bir peygamberdi. Onu yüce bir yere yükselttik." (Meryem, 19/56-57).

"(Ey Muhammed)! İsmail, İdris, Zü'l-kifl hakkında anlattığımızı da an; onların her biri sabredenlerdendi. Onları rahmetimize kattık. Doğrusu onlar iyilerdendi." (Enbiyâ, 21 /85-86).

 

İdris (a.s) hakkında indirilen bu ayetlerden onun; peygamber, dosdoğru, yüce bir mevkie yükseltilmiş, sabırlı, Allah'ın rahmetine kavuşmuş ve iyilerden olmak gibi niteliklere sahip olduğu görülmektedir.

 

Bir çok müfessir, ayette yer alan “Onu üstün/yüksek bir makama yücelttik” ifadesinden, onun göklere veya cennete çıkarıldığını anlamışlardır. (bk. Taberî, İbn Kesir, ilgili ayetin tefsiri)

İslam alimlerinin belirttiğine göre, İdris’in asıl adı “Uhnuh”dur ki, Kitab-ı Mukaddes’te “Honuk” olarak geçer.

 

Kitab-ı Mukaddes'te de Hz. İdris için şu bilgilere yer verilmiştir:

“Hanok/İdris) toplam 365 yıl yaşadı. Tanrı yolunda yürüdü, sonra ortadan kayboldu; çünkü Tanrı onu yanına almıştı." (Tekvin/Yaratılış, 5/23-24)

 

"Biz onu pek yüce bir yere yükselttik" ayetinin anlattığı konuda iki görüş bulunmaktadır:

1) Bu, menzil ve rütbe bakımından yükseklik anlamındadır. Nitekim Cenâb-ı Hak. Hz. Muhammed (asm)'e de: "Senin şanını da yükselttik." (İnşirah, 94/4) buyurmuştur. Çünkü Allah Teâlâ Hz. İdris (a.s)'ı peygamberlikle şereflendirip ona, otuz sahife indirmişti. O, kalemle ilk yazı yazan; yıldız ve hesap ilminden ilk anlayan kişi ve ilk defa elbise biçip diken ve giyen de o idi.

2) Bundan murat, mekan bakımından onu, yüce bir mevkiye yükseltmektir. Bu görüş, daha uygundur. Çünkü, "mekân" kelimesiyle birlikte zikredilen "yükseltme" işi, derece bakımından değil de mekân bakımından yükseltme olur. (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: XV/371-372)

 

Hz. İdris (as)'in de Hz. İsa (as) gibi göklere yükseltildiği ve hayatta olduğu kabul ediliyor. Nitekim bir rivayette şöyle denilmektedir:

 

"Dört zat vardır ki: hala hayattadır. Bunlardan Hızır ve İlyas yerde, Hz. İsa ve Hz. İdris de gökte hayat sürmektedirler." (Bilmen, Ömer Nasuhi, Tefsir, IV/2034)

 

İdris (as)'ın cennette olduğu konusuna gelince:

Hz. İsa (as) gibi göklerde olduğu ve ahiret alemlerinden olan cennete girmediği kanaatindeyiz. Çünkü cennete kıyametten sonra gidilecektir. Ancak cennet gibi bir alemde olduğu ve melekler gibi yaşadığı bilinmektedir.

Her canlının ölümü tadacağı gerçeği, kıyamet kopunca Hz. İdris (as)'ın da ölümü tadacağını gösterir. Bunun için yeryüzüne inmesi şart değildir.

* * *


Hayat mertebeleri beştir. Hz. İdris (as) ise üçüncü mertebededir. Bu mertebeler ise:

1. Bizim hayatımızdır. Bizim hayatımızın devam edebilmesi için, yemek, içmek ve hava almak gibi zaruri ihtiyaçları görmek zorundayız.

2. Hz. Hızır ve İlyas ( a.s) hayatlarıdır ki, bir anda birkaç yerde bulunabilirler. Yemek içmek zorunda olmamakla beraber, istedikleri zaman yerler, içerler ve beşeri duruma girerler.

3. Hz. İdris ve İsa (a.s) hayatlarıdır. Bu zatlar beşeriyet ihtiyaçlarından uzaklaşmışlardır. Melek hayatına benzer bir mertebeye çıktıklarından, bizimle hiç münasebetleri olmaz.

4. Şehitlerin hayatıdır. Kur’an'ın ifade ettiği gibi, şehitleri hayatta olarak bilmemek gerekir. Çünkü onlar kendilerini ölü bilmedikleri için, kendilerini hayatta bilmektedirler. Ve kabir ehlinden farklı bir mertebede yaşamaktadırlar.

5. Kabir ehlinin hayat mertebeleridir. Ölülerin bile kendilerine münasip bir hayat mertebesinde oldukları imanın ve kur’anın ifadeleriyle sabittir. (bk. Nursi, Mektubat, Birinci Mektup)

* * *


İdris Aleyhisselâmın Soyu:

İdris (Ahnuh veya Unhuh veya Hanuh) b. Yerd (yahud Yarid) b.Mehlâil b.Kaynarı (yahud Kaynen) b.Enuş, b.Şis, b.Âdem Aleyhisselâm.(1)

 

İdris Aleyhisselâma İdris Denilmesinin Sebebi:

İdris Aleyhisselâma; Yüce Allâh’ın kitabından ve İslam Dininin ünnetinden(2), Kitaplardan, Âdem ve Şis Aleyhisselamların Sahifelerinden(3) çok çok ders yaptığı için(4) İdris adı verildiği rivayet edilir.(5)

 

İdris Aleyhisselâmın Şekil ve Şemaili:

İdris Aleyhisselâm; beyaz tenli(6), uzun boylu, büyük karınlı, geniş göğüslü(7), kaba sakallı, iri kemikli, güzel yüzlü idi.(8)  Yürürken, adımını, kısa atar(9), önüne bakardı.(10)  Vücudu, az kıllı, başı, çok saçlı idi. Vücudunda, yaratılıştan beyaz bir nokta vardı.(11) Sesi, ince ve konuşması mülayimdi.(12)

 

İdris Aleyhisselâmın Özelliklerinden Bazıları:

İdris Aleyhisselâm; Âdem Aleyhisselâmdan sonra(13), kalemle ilk kez yazı yazan (14),  ilk kez yıldızlar ve hisab ilmini gözden geçiren zat idi.(15) Geçmiş devirlerin bütün ilimleri kendisinde toplanmıştı.(16)

Bütün ilimler kendisine öğretilmiş, Şis Aleyhisselâmdan sonra hiç kimseye gizli ilimlerin Mushafı da ona teslim edilmişti.(17)

 

Kendisi terzi idi.(18) İlk kez, iğne ile dikiş diken(19), ilk kez elbise dikip giyen de İdris Aleyhisselâmdı. Halbuki, ondan önceki insanlar, hayvanların derilerini giyerlerdi(20)

Babası Yerd b. Mehlâil, İdris Aleyhisselâmı yerine bıraktığı ve kavmin oturdukları mukaddes dağdan, Kabiloğullarının yanına inmemeleri için(21) yaptığı va’z ve nasihata kulak asamadıkları zaman(22) İdris Aleyhisselâm, ayağa kalkıp onlara: “İyi biliniz ki: içinizden kim Babamız Yerd’i dinlemeyerek dağımızdan inerse, biz, onun bir daha dağımıza çıkmasına meydan bırakmayacağız!” demiş, fakat onlar, dağdan inmekten başkasına yanaşmamışlar, inecekleri yere inmişler, Kabiloğullarının kadınları ile düşüp kalkmışlardır.(23)

İdris Aleyhisselâm, çok ibadet edici bir zat idi. Kendisinin, bir günde yükselen ameline, zamanındaki Âdemoğullarını bir ayda yükselen amelleri denk gelmezdi.(24)

 

İdris Aleyhisselâmın Peygamberliği, Mücadele ve Mücâhedesi:

Âdem, Şis Aleyhisselâmlardan sonra(25), İdris Aleyhisselâma , Yüce Allah tarafından peygamberlik verildi.(26) Ve kendisine otuz sahife indirildi.(27) İdris Aleyhisselâm; kavmini, putlara tapmaktan men ve yüce Allaha ibadete davet etti. Fakat, onlar, onu, yalanladılar.(28)

İdris Aleyhisselâm; Şisoğullarından olan kavmini yanına çağırıp onlara, öğütler vermiş, Yüce Allâh’a itaat, şeytana ise, isyan etmelerini ve Kabiloğulları ile düşüp kalkmamalarını emr etmiş ise de, onlar, dinlememişler(29), Kabiloğullarının yanına, birbiri ardınca, kafile kafile inmeğe başlamışlar(30), İdris Aleyhisselâmın dâvetine, ancak, bin kişi icabet etmiştir.(31) İdris Aleyhisselâm, ilk kez, Allah yolunda Kabiloğulları ile savaşmış, onlardan esirler alıp âzad etmiştir.

İdris Aleyhisselâm; göğe yükseltilmeden önce, oğlu Mettu Şelah'ı, kendisine Halef ve ev halkına Vasi tayin etti.

Yüce Allah'ın; Kabiloğullarını, onlarla düşüp kalkanları ve onlara meyl edenleri azaba uğratacağını bildirdi ve kendilerini, onlarla düşüp kalkmaktan nehy etti.(32) Allâh’a ibadette ihlaslı olmalarını, doğruluk ve yakîn üzere amel etmelerini tavsiye etti.(33) Bundan sonra, Yüce Allah, İdris Aleyhisselâmı, pek yüce bir yere kaldırıp yükseltti.(34)

O zaman kendisi, yüz altmış beş yaşında idi.(35) Ona ve gönderilen bütün peygamberlere selâm olsun!(36)

 

Cehennem ve Cennetin İdris Aleyhisselâma Gösterilişi:

Hz.Ümmü Seleme'nin, bildirdiğine göre: İdris Aleyhisselâm, Ölüm Meleğinin dostu idi. O'ndan, Cennet'i ve Cehennem'i, kendisine göstermesini istedi. O da, onu, yükseltti. İdris Aleyhisselâm, Cehennem'i görünce, ondan korktu, az kalsın bayılacaktı. Ölüm Meleği, onun üzerine kanadını gerip: "Gördün onu, değil mi?" dedi. İdris Aleyhisselâm: "Evet! Bu güne kadar, onu, hiç görmemiştim!" dedi.

 

Ölüm Meleği, Cennet'i görünceye kadar onu götürüp Cennet'e girdi ve İdris Aleyhisselâma: "Cennet'i de, gördün değil mi?" dedi. İdris Aleyhisselâm: "Evet! Vallahi, burası, Cennet'tir!" dedi. Ölüm Meleği: "Haydi, gördüğüne git!" dedi. İdris Aleyhisselâm: "Nereye gideyim?" diye sordu. Ölüm Meleği: "Nerede olmak istersen, oraya git!" dedi. İdris Aleyhisselâm: "Hayır! Vallahi, ben, oraya girdikten sonra, çıkmam!" dedi. Ölüm Meleğine: "Sen, onu, oraya koyma! Oraya girince, hiç kimse için, bir daha oradan çıkmak yoktur!" denildi.(37)

 

Peygamberimiz Muhammed Aleyhisselâmın Mîrac Gecesinde İdris Aleyhisselâmla Selamlaşması:

Peygamberimiz Aleyhisselâm, Miraç Gece'sinde, Cebrail Aleyhisselâmla birlikte dördüncü kat göğe yükseldiği zaman, orada, İdris Aleyhisselâmla karşılaştı. Cebrail Aleyhisselâma: "Kim bu?" diye sordu.(38) Cebrail Aleyhisselâm: "Bu, İdris (Aleyhisselâm)dır! Selâm ver ona!" dedi.

 

Peygamberimiz, selâm verdi. O da, Peygamberimizin selâmına mukabele ettikten sonra: "Hoş geldin, safa geldin sâlih kardeş, sâlih Peygamber!" dedi ve hayır dua etti.(39)



Dipnotlar:
(1) ibn Hişam-Sîre c.l, s.3, ibn.Sa'd-Tabakat, I/54; Belâzürî-Ensabüleşraf , I/3; İbn.Kuteybe-

     Maarif s.10, Yâkubî-Tarih, I/8-11; Taberî-Tarih, I/82, Sâlebî-Arais s.49; İbn Esîr-Kâmil,

     I/54-55.
(2) İbn Kuteybe-Maarif s.10, Mes'udî-Ahbaruzzaman s.54.
(3) Şâlebî-Arais s.49.
(4) İbn Kuteybe-Maarif s. 10, Dineverî-Elahbar s.l, Mes'ûdî-Ahbaruzzaman s.54, Sâlebî-Arais

      s.49.
(5) İbn Kuteybe-Maarif s.10, Dineveri-Elahbar s.l, Mes'udî-Ahbaruzzaman s.54, Sâlebî-Arais

      s.49.
(6) Hâkim-Müstedrek c.2, s.549.
(7) İbn Kuteybe-Maarif s.10, Hâkim-Müstedrek c.2, s.549.
(8) Mîr Haâvend-Ravza.Terceme s.121.
(9) İbn Kuteybe-Maarif s.10.
(10) Mir Havend-Ravzatussafa Terceme 5 121.
(11) İbn Kuteybe-Maarif s.10, Hâkim-Müstedrek c.2,s.549.
(12) İbn Kuteybe-Maarif c.10.
(13) İbn Abd-i Rabbih-lkdülferid, IV/157.
(14) ibn Hişam-Sîre, I/3; İbn Kuteybe-Maarif s.10; Yâkubî-Tarih, I/11; Taberî-Tarih, I/86; İbn

       Abd-i Rabbih-lkdülferid, IV/157; Sâlebî-Arais s.49; Deylemî-Firdevs, I/32; İbn Esîr-Kâmil,

       I/59; Ebulfida-Elbidaye vennihaye, I/99.
(15) Sâlebî-Arais s.49; İbn Esîr-Kâmil, I/59.
(16) Taberî-Tarih, I/86; İbn Esîr-Kâmil, I/60.
(17) Mes’ Udi-Ahbaruzzaman s. 54.
(18) Hâkim-Müstedrek, II/596.
(19) Mes’ Udi-Murucuzzeheb, I/40.
(20) İbn Kuteybe-Maarif s.10.
(21) Yâkubî-Tarih, I/11.
(22) Taberî-Tarih, I/83; İbn Esîr-Kâmil, I/57.
(23) Yâkubî-Tarih, I/11.
(24) İbn Sa'd-Tabakat, I/40; Sâlebî-Arais s. 50.
(25) Ebulfida-Elbidaye vennihaye, I/99.
(26) Meryem:56, İbn Hişam sire, I/3; İbn Kuteybe-Maarif s.10; Yâkubî-Tarih, I/11; Dineveri-

       El’ahbar s.1; Taberî-Tarih, I/85; Mes’ Udi-Ahbaruzzaman s. 54, İbn.Esîr-Kâmil, I/59;

       Ebulfida-Elbidaye vennihaye, I/99.
(27) ibn.Kuteybe-Maarif s.10; Taberî-Tarih, I/86; Mes’ Udi-Murucuzzeheb, I/40; İbnünnedim-

       Fihrist s.39; İbn Esîr-Kâmil, I/60.
(28) Ebülmünzir Hişam-Kitabul esnam s. 52; Yakut-Mucemülbülden, V/367.
(29) Taberî-Tarih, I/85; İbn Esîr-Kâmil, I/59.
(30) Taberî-Tarih, I/85.
(31) İbn Kuteybe-Maarif s.10.
(32) Taberî-Tarih, I/85, 86, 87; İbn Esîr-Kâmil, I/59-62.
(33) Yâkubî-Tarih, I/11.
(34) Meryem, 18/57.
(35) İbn Habîb-Kitabülmuhabber s.3.
(36) M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/80-81.
(37) Deylemî-Firdevs, I/224-225
(38) İbn İshak, İbn Hişam-Sîre, II/48; Buharî-Sahih, IV/107; (bk. M. Asım Köksal, Peygamberler
       Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 1/79-84)

Ahlus Sunnah wal Jamah

Imam Tajuddin as-Subki sagte, das die Ahlus Sunnah aus diesen vier Gruppen besteht: 

  1. Die Kalâm Gelehrten der Ahlus Sunnah, dazu gehören die Mâturîdiyya wie auch die Ashâriyya.
  2. Die Rechtsgelehrten (Fuqaha).
  3. Die gemäßigten unter der Ahlu'l Hadith.
  4. Die gemäßigten unter der Ahlu Tasawwuf.“

[Sharh al-'Aqidatu'l Ibn Al-Hajib]

Hasan al-Basrī (ra) sagte:

"Derjenige, der kein Adab (Anstand) hat, der hat kein Ilm (Wissen). Und derjenige, der keine Sabr (Geduld) hat, hat keine (Nähe zur) Din (Religion). Und derjenige, der kein Iffat (Keuschheit) hat, der hat keine (Nähe zu) Allāh."

 

[İbn Hajar al-'Asqalānī; Munabbihāt; Seite 5]

„Erkläre deinen Jihad den 12 unsichtbaren Gegnern:

 

- Dem Egoismus,
- der Arroganz,
- der Eingebildetheit,
- der Selbstsüchtigkeit,
- der Gier,
- der Wollust,
- der Intoleranz,
- der Wut,
- dem Lügen,
- dem betrügen,
- dem lästern
- dem verleumden.

 

Wenn du diese Gegner in den Griff bekommst und zerstören kannst, bist du bereit die Gegner zu bekämpfen die du auch siehst.“

 

[Hujjat'ul Islam Imam al-Ghazali]

♥As-Salatu wassalamu alayka ya Rasul´allah♥
♥As-Salatu wassalamu alayka ya Habib´allah♥

♥As-Salatu wassalamu alayka ya Nûr´Arshillah!♥

♥As-Salatu wassalamu alayka ya Khayra´Halgillah♥
♥As-Salatu wassalamu alayka ya Sayyid al-Awwalin wal Akhirin

♥Sprich nie ein hartes Wort, womit du jemanden kränkst, du triffst vielleicht sein Herz viel tiefer als du denkst.

♥ ”Ein Leben ohne das Gebet ist wie ein Fahrzeug ohne Lenkrad, man kommt voran aber nicht ans Ziel.”

♥As-Salatu Khayrun min Al-Naum
(Das Gebet ist besser als der Schlaf)

♥Die Schönheit Des Herzen — Durch Furcht Vor Allah.
♥Die Schönheit Der Zunge — Durch Allah’s Gedenken.
♥Die Schönheit Des Redens — Durch Die Ehrlichkeit.
♥Die Schönheit Des Verstands — Durch Wissen.
♥Die Schönheit Des Lebens — Durch Den Islam.

 "O meine Diener, die ihr euch gegen eure eigenen Seelen vergangen habt, verzweifelt nicht an Allahs Barmherzigkeit; denn Allah vergibt alle Sünden; Er ist der Allverzeihende, der Barmherzige."

[Quran Sure
39:53]

Cihan Devleti

Ad-Dawlat al-ʻĀlī al-ʻUthmānī

Mein YouTube Kanal
Mein YouTube Kanal

Bismillahirrahmanirrahim

[Im Namen Allahs, des Erbarmers, des Barmherzigen]

 

“Ihr werdet Rechtschaffenheit und Frömmigkeit nicht erreichen, bis dass ihr von dem, das ihr liebt, (auf dem Wege Allahs) spendet. Und was ihr auch spendet (auf Seinem Wege), Allah wird es wissen.”

 

[Sure “Al Imran”, Vers 92]

 

“Wenn der Mensch stirbt, wird auch sein Tatenbuch geschlossen. Drei Gruppen sind hiervon ausgeschlossen: 1. Wer eine fortwährende Spende verrichtet hat. 2. Wer der Gemeinde nützliches Wissen hinterlässt (Studenten/Werke). 3. Wer gut erzogene Kinder hinterlässt, die für sein Wohl beten.” 

 

[Muslim, Wasiya, 14.]