Sonstiges

Al-İmâm ash-Shafi'i (Raḥimahullâhu Ta'âla) sagte folgendes:

"Bete nicht hinter Râfiḍa, Qadarîya-angehörige und Murjia!"

 

[Adh-Dhahabi, Siyaru A'lam (10/31)]

Imām Aḥmad bin Ḥanbal (Raḥimahullāh) sagte:

وقال الإمام أحمد : إذا رأيت الرجل يذكر أحداً من أصحاب رسول الله صلى الله عليه وسلم بسوء : فاتهمه على الإسلام .

„Falls du jemanden sehen solltest, welcher schlecht über die Gefährten des Gesandten Allāhs (Segen und Frieden auf ihm) spricht, so zweifel an seinem Islām.“

 

[al-Lālikāʾī in as-Sunnah, Nr. 2359]

Aṭ-Ṭabarānī überliefert von Ibn ‘Abbās (radiyallahu ‘anh), dass der Gesandte Allāhs ﷺ gesagt hat:
„Der Fluch Allāhs, der Engel und aller Menschen sei auf jenen, die meine Gefährten beleidigen.“


[Aṭ-Ṭabarānī, Al-Kabīr, Nr.13588]

 

Unser Prophet sallallahu ‘alayhi wa sallam sagt:

„Haltet euch fern von den Streitigkeiten meiner Gefährten!“

Ferner sagte er: „Wenn meine Gefährten erwähnt werden, hütet eure Zunge!“
Auch sagte er: „Wenn meine Gefährten erwähnt werden, fürchtet euch vor Allah, fürchtet euch vor Allah und nehmt sie nicht als Ziel.“

Einige Dalil/Delil gegen die leute die die Sahaba Verunglimpfen

Rasûlullâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Ashâbıma sövmeyin” buyuruyor ama peşi sıra bunun sebebini açıklarken: “Sizin biriniz Uhud Dağı kadar altın infâk etse, onların verdiği bir ölçeğe, hatta yarım ölçeğe dahi ulaşamaz”

[Buhârî, Menâkıb:5, no:34
70, 3/1343] buyurarak onların faziletini beyan ediyor.
-
Yine böylece Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem)sahabeyi sevmemizi emrediyor. Yani sövmemek yetmiyor sevmek icap ediyor. Nitekim Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sel­lem): “Sizi nimetleriyle yedirip içirdiği için Allâh’ı sevin, Allâh’ı sevdiğiniz için (O’nun hatırına) beni sevin, benim sevgim (hatırı) için de sahâbemi sevin”

[Tirmizî, Menâkıb:32, no:3789, 5/664] buyuruyor.
-
Diğer bir hadîs-i şerîflerinde konuyu daha da ileri götürerek onları sevmeyi kendisini sevmenin alâmeti, onları sevmemeyi ise kendisini sevmemenin delili sayıyor.

Nitekim:“Ashâbım hakkında Allâh’tan sakının Allâh’tan.!Benim ardımdan onları tenkit oklarınıza hedef yapmayın. Onları seven beni sevdiği için onları sevmiştir. Onları sevmeyen beni sevmediği için onları sevmemiştir. Onlara eziyet eden elbette bana eziyet etmiştir. Bana eziyet eden de muhakkak Allâh’a eziyet etmiştir. Allâh’a eziyet edeni ise Allâh’ın yakalaması yakındır”

[Tirmizî, Menâkıb:59, no:3862, 5/696; Ahmed ibni Hanbel, no:20578, 34/185; İbni Hibbân, es-Sahîh, no:7256, 16/244] hadîs-i şerîfinde bu hususu açıkça bildiyor.
-
Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Yâ Rabbi! Onu (Muaviye’yi)hidayete ermiş ve hidayete ulaştıran biri eyle.”

[Tirmizî, Menâkıb:48, no:3842, 5/687]
-
Diğer bir hadîs-i şerîfinde ise şöyle buyurmuştur:“Yâ Rabbi! Muâviye’ye kitabı ve hesabı öğret ve onu azaptan koru.”

[Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:17192, 4/127]
-

Burada bütün bu hadîs-i şerîfleri göz ardı etsek bile Hadid Sûresi’nin:

İçinizden Mekke fethinden önce infak ve cihat edenler(diğerleri ile)eşit olamaz.İşte onlar daha sonra infak ve cihat edenlerden derece bakımından daha büyüktürler.

Gerçi Allâh (sahâbeyi kirâmın) hepsine de o en güzel (mükâfat olan cennet)i söz vermiştir. (Hadid Suresi 10)âyet-i kerîmesini göz önünde bulundurduğumuzda, bu âyet-i kerîmenin sarih vaadiyle cennet sözü almış
-
-
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri’nin sahabe hakkındaki görüşleri:

A) 1. cildin, 80. mektubunda İmâm-ı Rabbânî Hazretleri şöyle buyuruyor:

“Ashâb-ı kirâma dil uzatmak gerçekte Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e dil uzatmaktır. Ashâb-ı kirâma saygı göstermeyen, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e iman etme­miştir. Çünkü onların kötü olduğunu varsaymak , onların arkadaşı olan (Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’in dekötü olduğunu kabullenmek sonucunu doğurur ki, bu denli çirkin bir itikattan Allâh-u Te‛âlâ’ya sı­ğınırız.

Bu arada Kur’ân ve hadisler yoluyla bize ulaşan şeriat hü­kümleri ancak sahâbe-i kirâm vasıtasıyla bize ulaşmıştır. Şayet sahabe ayıplanırsa onların yapmış olduğu nakillerin de ayıplı ve kusurlu olması gerekir. Bu nakil işi de sahabenin bir kısmına has değildir.

Bilakis sahabenin hepsi adalette, doğrulukta ve tebliğ işinde eşit­tir. Hangisi olursa olsun sahâbe-i kirâmdan bir tanesine dahi dil uzatmak, dine ta‛n etmek demektir ki bu denli çirkin bir duruma düşmekten Allâh-u Te‛âlâ’ya sığınırız.

(Özellikle Hazreti Muâviye gibi birçok sahih kaynakta hadisleri rivayet edilen bir sahâbîye ta‛n etmenin en gibi sonuçlar doğuracağı iyi düşünülmelidir.)

…………

Dinin temel kurallarına göre sahâbenin hepsine tâbi olmak vaciptir. Çünkü dînî asıllarda sahabe arasında ihtilaf yoktur. Sa­habenin ihtilafı yalnızca ayrıntılardadır. Sahâbenin bazısına dil uzatan kişi, onların tümüne tâbi olmaktan mahrumdur.

Şeriatı bize ulaştıran, ashâ­bın tümüdür. Çünkü ashâbın hepsi adalet sahibidir ve her biri bize şeriattan bir şey ulaştırmıştır. Aynı şekilde Kur’ân-ı Kerîm de her birinden bir veya daha fazla âyet alınarak toplanmıştır. O halde onların bazısını inkâr etmek, Kur’ân-ı Kerîm’i ulaştıranları inkâr etmek demektir. Böyle olunca (sahabeden bazılarının adalet ve güvenilirlik) inkâr eden kimsenin şeriatın bütün hükümlerini yerine getirmesi mümkün olmaz. Bu durumda felah ve kurtuluş nasıl mümkün olabilir?!”

B) 1. cildin, 120. mektubunda ise İmâm-ı Rabbânî Hazretleri şöyle buyuruyor:

“Görmüyor musunuz? Sahâbe-i kiram, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)ile sohbetleri sebebiyle peygamberler dışında herkesten üstün oldu­lar. Kendilerinin dışında olanlar ister Veysel Karanî (Radıyallâhu Anh) olsun, isterse Ömer ibn-i Abdilaziz (Radıyallâhu Anh) olsun (hepsi de sahabeden aşağı de­recededir). Halbuki bu zatlar en üst derecelere kadar ulaşmışlar ve bu sohbetin dışında tüm kemâlâtın zirvesine ermişlerdir.Yine de sahabe mertebesine ulaşamamışlardır.

……


Şüphesiz bu sohbet (Rasulullah sallallahu aleyhi vessellem ile beraber olmak) sebebiyle Muâviye (Radıyallâhu Anh)ın hatası bun­ların sevabından daha hayırlı, Amr ibni Âs (Radıyallâhu Anh)ın yanılması da bunla­rın bilinçli yaptıkları iyi işlerden daha üstün olmuştur.

Çünkü Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i görmek, vahye şahit olmak ve mucizelere tanıklık etmek gibi faziletlere ermek suretiyle bu yüce insanların imanı, şuhûdî(görmeye da­yalı) olmuştur. Onların dışındakilerde ise, diğer tüm kemâlâtın asılla­rı olan bu üstünlükler bir araya gelmemiştir.”

C) 1. cild, 207. mektubunda da İmâm-ı Rabbânî Hazretleri şöyle buyuruyor:

“Allâh’ın hiçbir velî kulu, hatta gayet ulvî derecesine rağmen Veysel Karanî Hazretleri bile, sahâbe-i kiram efendileri­mizden mertebesi en aşağıda olanın (Hazreti Vahşi’nin)derecesine dahi erişemez. Çünkü o (Veysel Karani)beşerin en hayırlısının sohbetinde bulunamamış­tır.

(Ehl-i Sünnetin imamlarından olan) Abdullah ibni Mübarek (Radıyallâhu Anh)a: ‘Muâviye mi, yoksa Ömer ibn-i Abdilaziz mi daha hayırlıdır?’ diye sorulduğunda, o: ‘Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)ile beraberken Muâviye’nin atının burnuna giren toz bile, Ömer ibn-i Abdilaziz’den kat kat daha üstündür’ demiştir.”

D) 1. cild, 251. mektubunda İmâm-ı Rabbânî Hazretleri bu konuda şöyle buyuruyor:

“Mevâkıf şârihinin Âmidî (Rahimehullâh)dan nakline göre; Cemel ve Sıffîn vakalarında Hazreti Ali’nin karşısına çıkanlar hata üzereydiler, hak Hazreti Ali tarafındaydı. Lakin bu hata ictihada dayalı olduğu için muhaliflerin tenkid edilmesini gerektirmez ve onlara sorumluluk yüklemez.”

İmâm-ı Rabbâni Hazretleri’nin bu beyanı ve nakli Hazreti Muâviye ve etrafı hakkında ictihadda hata kavramını bildirmiş olup:“İctihad makamında olan bir hâkim verdiği bir kararda isabetli olursa, kendisi için iki ecir vardır. Hata ederse bir ecir alır”

[Buhârî, İ‛tisâm:21, no:6919, 6/2676] hadîs-i şerîfi de onlara azap şöyle dursun, aksine bir ecir tespit etmiştir.

“Kim Ashâbıma dil uzatırsa (söverse), Allah’ın ve meleklerin ve bütün insanların laneti onun (dil uzatanın) üzerine olsun.”

[Taberânî, Kebîr, c.12, s.142, no:12709]

Rasûlallah (sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem)’in ashabı hakkında kötü konuşan birisini gördüğünde onun İslam’ından şüphe et.”

[İmam Ahmed bin Hanbel, el-Lalikai', Şerh'us Sunne, Nr. 2359]


“Ashâbım hakkında Allâh’tan sakının Allâh’tan.!Benim ardımdan onları tenkit oklarınıza hedef yapmayın. Onları seven beni sevdiği için onları sevmiştir. Onları sevmeyen beni sevmediği için onları sevmemiştir. Onlara eziyet eden elbette bana eziyet etmiştir. Bana eziyet eden de muhakkak Allâh’a eziyet etmiştir. Allâh’a eziyet edeni ise Allâh’ın yakalaması yakındır”

[Tirmizî, Menâkıb:59, no:3862, 5/696; Ahmed ibni Hanbel, no:20578, 34/185; İbni Hibbân, es-Sahîh, no:7256, 16/244]

Rasûlüllâh (Sal­lâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Yâ Rabbi! Onu (Muaviye’yi)hidayete ermiş ve hidayete ulaştıran biri eyle.”

[Tirmizî, Menâkıb:48, no:3842, 5/687]

Diğer bir hadîs-i şerîfinde ise şöyle buyurmuştur:“Yâ Rabbi! Muâviye’ye kitabı ve hesabı öğret ve onu azaptan koru.”

[Ahmed ibni Hanbel, el-Müsned, no:17192, 4/127]

Ahlus Sunnah wal Jamah

Imam Tajuddin as-Subki sagte, das die Ahlus Sunnah aus diesen vier Gruppen besteht: 

  1. Die Kalâm Gelehrten der Ahlus Sunnah, dazu gehören die Mâturîdiyya wie auch die Ashâriyya.
  2. Die Rechtsgelehrten (Fuqaha).
  3. Die gemäßigten unter der Ahlu'l Hadith.
  4. Die gemäßigten unter der Ahlu Tasawwuf.“

[Sharh al-'Aqidatu'l Ibn Al-Hajib]

Hasan al-Basrī (ra) sagte:

"Derjenige, der kein Adab (Anstand) hat, der hat kein Ilm (Wissen). Und derjenige, der keine Sabr (Geduld) hat, hat keine (Nähe zur) Din (Religion). Und derjenige, der kein Iffat (Keuschheit) hat, der hat keine (Nähe zu) Allāh."

 

[İbn Hajar al-'Asqalānī; Munabbihāt; Seite 5]

„Erkläre deinen Jihad den 12 unsichtbaren Gegnern:

 

- Dem Egoismus,
- der Arroganz,
- der Eingebildetheit,
- der Selbstsüchtigkeit,
- der Gier,
- der Wollust,
- der Intoleranz,
- der Wut,
- dem Lügen,
- dem betrügen,
- dem lästern
- dem verleumden.

 

Wenn du diese Gegner in den Griff bekommst und zerstören kannst, bist du bereit die Gegner zu bekämpfen die du auch siehst.“

 

[Hujjat'ul Islam Imam al-Ghazali]

♥As-Salatu wassalamu alayka ya Rasul´allah♥
♥As-Salatu wassalamu alayka ya Habib´allah♥

♥As-Salatu wassalamu alayka ya Nûr´Arshillah!♥

♥As-Salatu wassalamu alayka ya Khayra´Halgillah♥
♥As-Salatu wassalamu alayka ya Sayyid al-Awwalin wal Akhirin

♥Sprich nie ein hartes Wort, womit du jemanden kränkst, du triffst vielleicht sein Herz viel tiefer als du denkst.

♥ ”Ein Leben ohne das Gebet ist wie ein Fahrzeug ohne Lenkrad, man kommt voran aber nicht ans Ziel.”

♥As-Salatu Khayrun min Al-Naum
(Das Gebet ist besser als der Schlaf)

♥Die Schönheit Des Herzen — Durch Furcht Vor Allah.
♥Die Schönheit Der Zunge — Durch Allah’s Gedenken.
♥Die Schönheit Des Redens — Durch Die Ehrlichkeit.
♥Die Schönheit Des Verstands — Durch Wissen.
♥Die Schönheit Des Lebens — Durch Den Islam.

 "O meine Diener, die ihr euch gegen eure eigenen Seelen vergangen habt, verzweifelt nicht an Allahs Barmherzigkeit; denn Allah vergibt alle Sünden; Er ist der Allverzeihende, der Barmherzige."

[Quran Sure
39:53]

Cihan Devleti

Ad-Dawlat al-ʻĀlī al-ʻUthmānī

Mein YouTube Kanal
Mein YouTube Kanal

Bismillahirrahmanirrahim

[Im Namen Allahs, des Erbarmers, des Barmherzigen]

 

“Ihr werdet Rechtschaffenheit und Frömmigkeit nicht erreichen, bis dass ihr von dem, das ihr liebt, (auf dem Wege Allahs) spendet. Und was ihr auch spendet (auf Seinem Wege), Allah wird es wissen.”

 

[Sure “Al Imran”, Vers 92]

 

“Wenn der Mensch stirbt, wird auch sein Tatenbuch geschlossen. Drei Gruppen sind hiervon ausgeschlossen: 1. Wer eine fortwährende Spende verrichtet hat. 2. Wer der Gemeinde nützliches Wissen hinterlässt (Studenten/Werke). 3. Wer gut erzogene Kinder hinterlässt, die für sein Wohl beten.” 

 

[Muslim, Wasiya, 14.]