Ehl-i tasavvuf, duyu, akıl ve tecrübe dışında, bir de ilm-i ledün kabul ederler. İlm-i ledün, vehbî bir ilimdir. Hz. Hızır’ın ilminden bahseden ayetteki “Ledün” kelimesinden hareketle, bu isim
verilmiştir. (Kehf Sûresi, 65). Böyle bir bilgi, özel bir bilgidir. Bu bilgi, olayların iç yüzüne vukufiyeti sağlar. Bir çeşit gayb bilgisi, sırlar bilgisidir.
İnsan kalbi, çok hassas alıcılar manzumesidir. Zikir, fikir, riyazet gibi esaslarla kalp şeffaflık kazanır, letafet kesb eder. Hakikatler âlemine parlak bir ayna haline gelir. Böylece, bir kısım
hakikatler, sırlar o kalbe akseder. Hassasiyeti ve şeffafiyeti nispetinde bazı tecellilere mazhar olur. (1)
Fakat şu nokta unutulmamalıdır ki; insan kalbi, Rahmanî ilhamlara alıcı olduğu gibi, şeytanî vesveselere de açıktır. İkisini birbirinden ayırt edemeyen aldanır ve aldatır. “Keşfiyat
te’vîle, rüyalar tabire muhtaçtır” (2) esasını bilmeyen, bu vâdide çok yanılır. Kur’an hakikatlerine ters düşen rüyalarla amel edilmez, bu tür keşifler mutlaka tevil edilmelidir.
Sözgelimi, rüyada oğlunu kurban ettiğini gören birisi, rüyanın zahiriyle amel edecek olursa, evlat katili olur. Bu noktada, kendini Hz. İbrahim’e kıyas etse, yanlış bir kıyas yapar. Zira
peygamberlerin rüyası vahiydir. (3) İlgili olaydaki murad-i İlâhi, Hz. İsmail’in kurban edilmesi değil, baba ve oğulun imtihan edilmesidir.
İlham yoluyla gelen bilgide şu özelliklerin tamamını veya bir kısmını görürüz:
1- Teselli.
2- Yönlendirme.
3- Gaybdan haber.
Bu tür bilgi, subjektif bir karakter arzeder. Başkasını bağlayıcı bir özellik taşımaz. Mazhar olan kişi açısından ise, bir kanaat verir. Sıkıntıda olanı ferahlatır. Darda olanı rahatlatır. Arayış
içinde olana yol gösterir. Arif olanın marifetini artırır.
Kaynaklar:
1. İmam-ı Gazali, İhyau Ulûmi’d-din isimli eserinin üçüncü cildinde yer alan “Acaibul- kalb” bölümünde, bu bilgi türüyle ilgili geniş açıklamalara yer vermiştir. Ayrıntılar oradan
görülebilir.
2. Nursî, Kastamonu lahikası, s. 249
3. Buharî, Vudu, 5
MUKADDIME
Hafnd, has kullarnn kainlerini velayet nuruyla tezyin eden,
nefislerini inayetin en güzeliyle terbiye eyleyen, irfan sahibi âlimlere dirayet anahtarlanyla tevhid kapsn açan Allah'a mahsustur.
Salât ve selâm, koruyup gözeten, Hakk'a teslimiyete davet
eden, ümmetine hidayeti gösteren, bütün resullerin seyyidi ve seyyidimiz olan Hz. Muhammed (s.a.v.)'e, onun âl ve ashâbmn üzeri ne olsun.
Ey kardeim bilmi ol ki, dostlarmdan biri bana Ledün ilmini inkâr eden bir bilginden bahsetti. Bu ilim ki, güzide mutasavvflar ona itimat ederler, bu ilmi dier ilimlerden daha üstün görürler. Bu ilmin peyderpey örenilmi, çalarak elde edilmi kesbî ilimlerden daha güvenilir, daha salam ve kuvvetli olduunu söylerler.
Bu bilgin:"Mutasavviflarin Ledün ilmini bir türlü anlayam yorum. Dünyada birtek kiinin dahî kesb ve taallüm [çalarak kazanma ve örenme] olmakszn ahsî görüü ve kalbî idraki ile hakikî ilimden
bahsedebileceini zannetmiyorum" diyormu.
Dostuma dedim ki: "Bu adam ilim tahsilinin yollarn anlamam, insan ruhunun mahiyetini, vasflarn, gaybî iaretleri ve melekûtî ilimleri nasl aldm idrak etmemitir."
Dostum bana: "Evet, bu adam lim yalnz fkh, tefsir ve kelamdan ibarettir. Bunlarn ötesinde baka bir ilim yoktur. Bu ilim
ler de taallüm ve tefakkuh olmakszn elde edilemez' diyor" dedi.
Ona dedim ki: "Peki, öyleyse tefsir ilmi nasl örenilecek? Kur'ân- Kerîm hereyi kuatan derin bir okyanustur. Onun bütün mânâlar ve tefsirinin hakikatlan halk arasnda öhret bulmu ki taplarda yazili
deildir. Bilakis tefsir ilmi bu iddia sahibinin bildik lerinden bakadr." Dostum dedi ki: "Bu adam, halk arasnda mehur olmu Kueyrî,(1) Sa'lebî (2) ve Maverdî'ye(3) ait tefsir kitaplarnn haricin
deki tefsirlere kiymet vermiyor." Dedim ki: "Bu adam hakikat yolundan uzaklamtr. Nitekim Sülemî,(4) tefsirinde, dier tefsir kitaplarnda zikredilmemi olan, muhakkiklerin sözlerinin birçounu
toplamtr. —Bu tefsirde hakikatler daha açk bir ekilde izah edilmitir.— Bana öyle geliyor
ki ilmi, yalnz fkh, kelam ve tefsirden ibaret sayan bu adam, ilimlerin ksmlarn, tafsîlâtn, mertebelerini, hakikatlerini, zâhir ve bâtnlarn bilmiyor. Câhilin bilmedii bireyi inkâr etmesi
âdettendir. Bu iddia sahibi hakikat arabn tatmam, Ledün ilmini anlamam ki kabul etsin. Ben zaten onun bilmedii bireyi taklidi ve tahminî olarak kabul etmesine rza gösteremem." Dostum dedi ki:
"Ben sizin ilimlerin mertebelerini tüm yönle riyle anlatmanz, Ledün ilminin hakikatini ortaya koymanz, bu Amf etraflca açklayp isbat etmenizi istiyorum."
_______________________________________________________________________________
[(1) Kuseyrî (M.986- 1072): Islâm âleminin büyük mutasavvflarndan olup en mühim eseri el-Tefsiru' 1-Kebir' dir.
(2) Sa'lebî (M.?- 1036): Niabur'da domu büyük bir fakih ve müfessir olup, en mehur eserleri Kur' ân Tefsirîvs Peygamberler Tarih?dir.
(3) Maverdî (M.974-1058): Önemli fakihlerden olup, en mehur eserleri Tef- .
sîrü'l-Kur'ân ve Kitabü l-Ahkamu' s-Sultaniye'dü.
(4) Sülemî (M.?- 1021): Devrinin en büyük mutasavvflarndan olup en mehur tscTlenEmsalü'l-Kur'ân ve Tabakatü's-Sufiye'dir.]
Ben de: "Anlatilmasini talep ettiginiz bu ilmin izah hakikaten güçtür, fakat hâlet-i ruhiyemin müsaâde ettii, vaktimin elverdii ve gücümün yettii kadar bir balangç yapabilirim. Laf uzatmak
istemem, çünkü sözün iyisi az ve öz olup, çok eye delalet
edenidir" dedim.
Azîz ve celîl olan Allah'tan tevfk ve inayet dileyerek kymet
li dostumun bu arzusunu yerine getirdim.
ILMÎN ÜSTÜNLÜGÜ
Ey kardeim bilmi ol ki, ilim, nefs-i nâtkann [insan ruhu]
"eya"nm hakikatlerini niteliiyle (keyfiyet), niceliiyle (kemmi
yet), cevheriyle ve zâtyla maddelerden mücerret olarak tasavvur
etmesidir.
Âlim, "eya"nm hakikatlerini kapsaml bir ekilde kavrayan,
idrak eden kimsedir.
Malûm, bilgisi akla nakedilen eyin kendisidir. lmin deeri,
malûmunun deeri kadardr. Âlimin mertebesi de ilminin derecesi
ne göredir. üphesiz en deerli, en yüce, en faydal bilgi, Sâni' ve Mübdi' olan Allah'n bilgisidir. Allah' bilmeye "Tevhîd lmi" [Marifetullah] denir. Bu ilmin tahsili bütün akl sahipleri için
zarurî olup, Peygamber Efendimiz:"lim tahsîli kadn-erkek her Müslüman'a farzdr."<5) Ayrca
bu ilmi elde etmek için yolculuu dahî emretmi ve,
________________________________
[(5) Sünen-i bni Mace, Mukaddime, 17]
"lim Çin'de bile olsa gidip öreniniz"(6) demitir.
Tevhîd ilmiyle mücehhez olan kimse, âlimlerin en fazîletlisi
olduu için Allah-u Teala onlan Kur'ân- Kerîm'de en üstün mer
tebede zikretmi ve,
"Ondan baka ilah olmadna Allah, melekler ve adaletten
ayrlmayan ilim sahipleri ahitlik ettiler" buyurmutur.
Tevhîd ilmi âlimleri, enbiya ve onlarn varisi olan ulemadr. Bu ilim özü ve mahiyeti itibariyle deerli, mükemmel olup dier ilimlere menfî, dlayc bir nazarla bakmaz. Astronomi, astroloji
ve sair ilimler [fizik, kimya] tevhid ilminin tahsili için bir ön hazr
lk (evveliyât) hükmündedir. Bu ön bilgiler olmakszn tevhîd ilmi
tahsil edilemez. Yeri gelince zikredeceimiz gibi tevhîd ilminden
baka ilimler de doar.
Ey kardeim bilmi ol ki, ilim, içerii gözönüne alnmakszn özü itibariyle bizzat deerlidir. Hatta sihir ilmi bile, bâtl olmasna
ramen, bizatihi deerlidir. Bu konuyu u §ekilde izah etmek mümkündür: lim cehaletin zdd olup, cehalet zulmetin levazmatndandr. Zulmefise
sükûnun [atalet] ögelerindendir. Sükûn da ademiyete [yokluk] ya
kndr. Yokluk da dalâlet ve bâtln bulunduu yerdir. Cehalet adem, ilim ise vücud hükmünde olduundan vücud ademden üs
tündür. Hidayet, hak ve nur, varlk zincirinin birer halkas olduuna göre varlk yokluktan, ilim de cehaletten üstün olmu olur. Çün
kü, cehalet körlük ve karanlk; ilim, basîret ve nur gibidir. Nitekim
_______________________________________________________________________________
[(6) Camiû's-Sagîr, C. 1, s. 1110-1111 "Feyzü'l-Kadir Serhli Tabi." (7) Âl imran Sûresi, âyet 18]
Allahu Teala:
"Kör ile gören, karanlklarla aydnlk (nûr) bir deildir'K8)
âyet-i kerîmesinin sirrini,
"De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu'K9) eklinde
açklamtr.
lim cehaletten üstün olduuna göre cehalet cismin, ilim ruhun vasflarndan olmu olur. Öyleyse ruh, cisimden üstündür.
Diger bölümlerde sayacamz gibi ilmin birçok ksmlar
vardr. Âlimin de, ilimlerin tahsilinde takip edecei muhtelif yollar
vardr ki bunlar da ileride zikredeceiz.
Ey kardeim, ilmin üstünlüünü açkladktan sonra senin
ilimlerin mahalli, karargâh ve korunduu levha olan insan ruhunu
bilmen gerekir. Zira cisim, ilim için bir mahal deildir. Çünkü, cisimler smrlrolup,yaz ve naklarn dahî az bir ksnrnt Lrtiyauür
Ruh ise bütün ilimleri hiçbir engel tanmakszn, kolay bir ekilde koruma ve tayabHme kabiliyetine sahiptir. imdi ruhu ksa
ca açklamaya çalacaz.